Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleri ve İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya’nın katılımı ile Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli Programı düzenlendi.
İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen programa Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya ile birlikte İstanbul Valisi Davut Gül, Mersin Valisi Atilla Toros, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Göç İdaresi Başkanı Hüseyin Kök, milletvekilleri, bürokratlar, akademisyenler, alanında uzmanlar ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli Programında konuştu.
“Dünya Genelinde 281 Milyondan Fazla Göçmen Var. Göçmen İşçi Sayısı 165 Milyonun Üzerinde”
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşmasına “Türkiye Yüzyılında Türkiye’nin Göç Yönetim Modeli Programı vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum.” diyerek başladı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Programın başarılı geçmesini temenni ediyorum. Panele iştirak eden tüm bürokratlarımıza, akademisyenlerimize ve alanında uzman isimlere katkılarından dolayı şimdiden teşekkür ediyorum. Bu önemli panele vesile olan İçişleri Bakanımızı ve ekibini tebrik ediyorum.” dedi.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan her yıl milyonlarca insanın savaş, istikrarsızlık, terör, yoksulluk ve iklim değişikliğinin yol açtığı sıkıntılar sebebiyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kaldığına işaret etti. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
“Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre şu an dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var. Göçmen işçi sayısı ise 165 milyonun üzerinde. Son 3-4 yıldaki savaşların da etkisiyle mülteci sayısı 120 milyona dayandı. Yine veriler, her dakika en az 20 kişinin çatışma, zulüm ve terörden dolayı göç etmek mecburiyetinde kaldığını gösteriyor. Bakınız, dünya nüfusunun yüzde 3,6’sı bugün “göçmen” olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Savaşlar bitmedikçe, krizler çözülmedikçe, iklim değişikliğinin etkisi daha da derinleştikçe, maalesef bu oranlar katlanarak artmaktadır. Bu süreçte, zaman zaman insan olarak hepimizi derinden sarsan pek çok manzarayla da karşılaşıyoruz. Hemen her gün umut yolcularının ölümüyle sonuçlanan bir olayın, kazanın ve felaketin haberini alıyoruz. Son 10 yılda 72 binden fazla insan göç güzergahında hayatını kaybetti.”
Suriye’deki çatışmalardan kaçarak Avrupa’ya sığınan binlerce çocuğun nerede olduğunun ve akıbetlerinin ne olduğunun halen ortaya çıkarılamadığını hatırlatan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:
“Nice masumun hayatı, organ ve fuhuş mafyası dahil suç örgütlerinin, insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti. Burada şu tenakuzu da ifade etmek mecburiyetindeyim: İnsanları göçe mecbur eden çoğunlukla Batılı güçlerin politikaları olmasına rağmen, iş yük paylaşımına gelince, hiçbirini ortalıkla göremiyorsunuz. Dünyadaki her 100 mülteciden 75’ine, zengin devletler değil; düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor. Suriye’deki zulümden kaçan insanların ezici çoğunluğu da biliyorsunuz, komşu ülkelere sığındı. İç savaş sebebiyle yerlerinden edilen 11 milyon Sudanlının yine önemli bir kısmı komşu ülkelere göç etti. Myanmar’daki katliamlardan Orta Afrika bölgesindeki iç savaşlara kadar her yerde hep aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Yani imkanları sınırlı ülkeler kapasitelerinin çok üzerinde yük alırken; Batılı ülkeler ya feveran ediyor ya da kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyle insani trajedileri reklam malzemesi olarak kullanıyor.”
“Anadolu, Tarih Boyunca Hep Bir Göçmen Yurdu Oldu.”
Türkiye’nin üç kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülke olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Asırlardır olduğu gibi bugün de doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir güç merkezi vazifesi görüyoruz. Dolayısıyla yakın çevremizdeki istikrarsızlıklardan doğrudan etkileniyoruz. Her ne kadar göç ve göçmen meselesiyle son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşiyor olsak da aslında biz bu konunun yabancısı değiliz. Anadolu, tarih boyunca hep bir göçmen yurdu oldu.” dedi.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, şu şekilde devam etti: “Yaşadıkları yerlerde zulüm, baskı ve şiddet gören tüm mazlumlar, güvenli liman olarak, daima Anadolu’yu, Türkiye topraklarını gördü. Engizisyondan kaçan Musevilerden Doğu Avrupa’daki Hristiyanlara, Kafkasya ve Balkanlardaki Müslüman kardeşlerimizden Nazi zulmünden kaçanlara kadar herkes, ülkemizin ve milletimizin kapısını çaldı. Bugün de bölgemizde kimin başı dara düşse, Allah’a hamdolsun, bir eman yurdu olarak, yönünü önce Türkiye’ye dönüyor. Açık söyleyeyim, bundan da yüksünmüyor, kesinlikle şikâyet etmiyoruz. Bilakis, mazlumun imdadına koşmayı, düşenin elinden tutmayı komşuluk ve insanlık görevimiz olarak telakki ediyoruz. Burada muhalefetin, abartılı rakamlarla sık sık istismar ettiği bir konuya da açıklık getirmek isterim. Ülkemizde muhalefetin, özellikle de insanlık düşmanı kimi faşist çevrelerin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır.”
Türkiye’de yer alan göçmen sayılarına ilişkin bilgiler paylaşan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’de halihazırda; 2 milyon 768 bini geçici koruma statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet izniyle kalanlar, 176 bini de uluslararası koruma altındakiler olmak üzere toplam 4 milyon 33 bin göçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır.” diye konuştu.
“Dünyanın 190’ı Aşkın Ülkesinden 340 Bin Civarında Misafir Öğrenciye Ev Sahipliği Yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: “Kamu diplomasimizin stratejik bir unsuru olarak, uluslararası öğrencilerin ülkemizde eğitim görmesini teşvik ediyoruz. Bu kapsamda, dünyanın 190’ı aşkın ülkesinden 340 bin civarında misafir öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Yine iddiaların aksine bu öğrencilerin ezici çoğunluğu, burslu olarak değil, tüm masraflarını kendileri ödeyerek ülkemizde eğitim almaktadır. Türkiye mezunlarının birçok ülkede bakan, bürokrat, iş adamı ve siyasetçi olarak görev yapması, bu projenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”
“Göçmen Kaçakçılarına Yönelik 14 Bin 400 Operasyon Düzenlendi”
Kaçak göçle ve göçmen kaçakçılarıyla mücadeleyi de ihmal etmediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu: “Son iki yılda 270 bin düzensiz göçmenin sınırlarımızdan girişi engellendi. Ülkemizde illegal olarak bulunan 263 bin kişi sınır dışı edildi. Göçmen kaçakçılarına yönelik 14 bin 400 operasyon düzenlenirken; 9 bin 867 araca el konuldu, 23 bin 780 kişi göz altına alındı.”
“Göç ve Göçmen Konusunda Hükümetimizin Politikası Gayet Nettir”
Göç ve göçmen konusunda hükümet politikasının net olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Biz, göç meselesine, binlerce yıllık medeniyetimiz, tarihimiz, bizi biz yapan kadim değerlerimiz merceğinden bakıyoruz. ‘Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumu asla vermem’ diyen ecdadımıza layık olmaya çalışıyoruz. Göç konusunda, yıllardır büyük bir tutarlılıkla devam ettirdiğimiz insani ve vicdani tavrımızın olumlu neticelerini görmeye başladık. Suriye’de 13,5 yıl süren zulüm ve çatışmalar, 8 Aralık itibarıyla sona erdi. 1 milyon insanı katleden, 13 milyon kişinin yerlerinden edilmesine sebep olan Esad rejimi devrilirken, Suriye halkının özgürlüğünü temsil eden yeni bir yönetim iktidara geldi. Şimdi bu yönetim, bizim ve bölgedeki diğer kardeş ülkelerin de desteğiyle savaş yorgunu Suriye’yi yeniden ayağa kaldırmak için uğraşıyor. Çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen Suriye, kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe, ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe, geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı.” dedi.
“Türkiye’den Suriye’ye Dönenlerin Sayısı 200 Bin Kişiye Ulaştı”
9 Aralık’tan bu yana sadece Türkiye’den Suriye’ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştığını belirten Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına geri dönenlerin toplam sayısının ise 931 bin 450 kişi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, benzer durumun, Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere diğer komşu ülkelerde de yaşandığını ifade etti.
“Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli Programı” kapsamında gösterilen, Suriye’deki savaştan kaçarak 2011’de Türkiye’ye sığınan ve savaşın bitmesiyle ülkesine geri dönen Muhammed Eymen isimli çocuğun hikayesini anlatan “Sevgi Sınır Tanımaz” filmine işaret eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Suriyeli Muhammed evladımızın kalplerimize dokunan hikayesini hep beraber az önce izledik. Rabbimize binlerce kez hamd ediyoruz. Türkiye olarak, son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini, alnımızın akıyla vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Çünkü, sonunda ölümün, işkencenin olduğu böyle bir meselede dahi, tam 13,5 yıl boyunca gerçekten çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Katliamların tüm vahşiliğiyle sürdüğü günlerde ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten bahsedenlerden, 14-28 Mayıs seçimlerinde sağa sola ırkçı afişlerin yapıştırılmasına, Ankara’da ve Kayseri’de yaşanan alçakça provokasyonlardan, her seçim öncesinde körüklenen yabancı düşmanlığına kadar pek çok badire atlattık. Hükümetimizi müşkül duruma düşürmek için her şeyi denediler. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan birçok isim de sırf siyasi çıkarlarını koruma uğruna, muhalefetin nefret söylemlerine ses çıkarmadı. Sustular, izlediler, ağızlarını açıp tek cümle dahi kurmadılar. Ama bütün bu sınamalarda, biz hükümet olarak, bize yakışanı, inancımıza ve insanlığımıza yakışanı yapmaktan asla vazgeçmedik.”
“Nefret Söylemlerine, Lümpen Faşizme, Irkçı Vandallığa ve Provokasyonlara Müsaade Etmeyeceğiz”
“Bu millete bir daha Boraltan Köprüsü Faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız” dediklerini ifade eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Bu sözümüze, her türlü riski göze alarak, hamdolsun 13,5 yıl boyunca sadık kaldık. Türkiye, merhum Fethi Gemuhluoğlu’nun o yüreklere dokunan ifadesiyle, “göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların” ülkesi olmayı, her türlü kışkırtmaya rağmen bizim dönemimizde başarmıştır. İnşallah bundan sonra bu tertemiz sicilimize leke sürdürmeyeceğiz.” şeklinde konuştu.
Nefret söylemlerine, lümpen faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Batı ülkelerinde sıkça şahit olduğumuz “göçmenlere kötü muamele” gibi insanlık dışı davranışlara fırsat vermemekte kararlıyız. Şayet herhangi bir sebeple bu süreçte hukukun, insani değerlerin ve göçle ilgili temel politikalarımızın dışına çıkan olursa da, bu durumda gerekeni yapacak, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Artan hareketlilik sebebiyle göç ve göçmen olgusunun sadece güvenlik parantezine alınması, eksik bir yaklaşım olacaktır. Farklı hayatları, birbirinden farklı hikayeleri bir araya getiren göç meselesi, eskiden beri kültürel etkileşimin en etkili vasıtasıdır. Göç yeni bir buluşmadır; etnik kimliği, dini, dili, kültürü, hayat tarzı, anlayışı farklı insanların aynı zeminde bir araya gelmesidir. Bu buluşmanın; ekonomiden ticarete, kültürden bilime her alanda olumlu etkileri olduğunu gözardı edemeyiz. Burada bir üzüntümü ifade etmek isterim: Faşist çevrelerin körüklediği korku ikliminden dolayı, göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları, maalesef, ülkemizde sağlıklı bir şekilde tartışılmadı. Farklı düşünenler, artısı ve eksisiyle tabloyu ortaya koymaya çalışanlar ise sindirildi, susturuldu, hedef haline getirildi. İş dünyamız da linç edilmekten çekindiği için kapalı kapılar ardında bize söylediklerini, çıkıp kamuoyu önünde cesaretle dillendiremedi.”
“Güvenlikten ve Demografik Yapımızın Korunmasından Ödün Vermeyeceğiz”
Türkiye’nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için maddi sermaye kadar beşerî sermayeye de ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Gelişen ve gelişme hedefinde olan ülkeler, görüyoruz ki, göç konusuna sadece güvenlik odaklı yaklaşmıyor; tam tersine bu meseleyi çok boyutlu bir şekilde değerlendiriyor, daha pozitif politikalar takip ediyor. Toplum olarak bizim de artık bu konuları daha objektif, daha serinkanlı ve önyargılardan uzak bir şekilde konuşmamız, tartışmamız gerekiyor. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren, sanayiden tarıma, hizmet sektöründen diğer alanlara katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü ekonomide hedeflerimize ulaşmakta zorluk çekeriz. Tekrar ediyorum; ülkemizin güvenliğinden ve demografik yapımızın korunmasından elbette ödün vermeyeceğiz. Ancak bir avuç ırkçı lümpen figürün, topluma sürekli korku yayan nefret söylemlerine de Türkiye’yi mahkûm etmeyeceğiz.” sözlerini kullandı.
“Göç İdaresi Başkanlığımızın 12’inci Kuruluş Yıl Dönümünü Tebrik Ediyorum.”
İnsan hareketliliğini, Türkiye’ye ve Türk ekonomisine maksimum faydayı sağlayacak bir anlayışla yönetmenin çabasında olacaklarını aktaran Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Göç İdaresi Başkanlığımızın mevcut çalışmalarını devam ettirirken, aynı zamanda bu meselede Türkiye’nin ihtiyaçları ve çıkarları çerçevesinde, uzun vadeli bir perspektif ortaya koyması gerektiğine inanıyorum. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre bizim de paradigmamızı yenilememiz şarttır. Önyargıları kırma, gençlerimizi yabancı düşmanı akımlardan koruma ve milletimizi doğru bilgilendirme noktasında da sizlere görev düşüyor. Bizim bıraktığımız boşlukları kimlerin doldurduğunu, özellikle gençlerimizi nasıl zehirlediklerini yakın zamanda pek çok kez gördük, yaşadık; siyasi ve toplumsal maliyetlerini yüklenmek zorunda kaldık. Önümüzdeki dönemde Göç İdaremizden bu konuda da daha fazla gayret bekliyorum. Bu düşüncelerle Türkiye Yüzyılında Türkiye’nin Göç Yönetim Modeli Programının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Göç İdaresi Başkanlığımızın 12’inci kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyorum. Panelistlerimize şimdiden teşekkür ediyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.”