Türk Ceza Kanunun 79 uncu maddesi göçmen kaçakçılığı suçunu düzenlemektedir. Buna göre doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan; Bir yabancıyı kendi rızası ile ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağlayan ya da Türk Vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlayan kişi göçmen kaçakçılığı suçu kapsamında değerlendirilebilir. (Cezası: Üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası) İnsan ticareti suçu ise yine Türk Ceza Kanununun 80 inci maddesin de hükme bağlanmıştır. Buna göre kişinin iradesini sakatlamak sureti ile (baskı, tehdit, aldatma, çaresizliğinden yararlanma, hile vb);
• Bir kişiye zorla fuhuş yaptırmak, çalıştırmak, organlarının verilmesini sağlamak,
• Kişiyi dilendirmek, hizmet ettirmek, esarete tabi kılmak,
• Kişinin yasadışı yollarla evlatlık verilmesini sağlamak veya çocuk işçiliği
gibi amaçlardan biriyle kişiyi ülkeye sokmak, ülke dışına çıkarmak, tedarik etmek, bir yerden bir yerden bir yere götürmek, barındırmak insan ticareti suçunun kapsamını oluşturmaktadır.
İki suç arasındaki farklar değerlendirildiğinde;
I. İnsan ticareti suçu ile göçmen kaçakçılığı (insan kaçakçılığı) suçu arasındaki en önemli fark rıza unsurudur. Göçmen kaçakçılığında kişi kaçakçıya kendi rızası ile başka bir ülkeye götürülmek için bir ücret ödemektedir ancak insan ticareti suçunda ya rıza yoktur ya da kişinin iradesinin sakatlanması sureti ile elde edilmiş bir rıza söz konusudur.
II. Her iki suçta sınıraşan niteliktedir. Suçun sınıraşan boyutu göçmen kaçakçılığı için zaruri bir unsur iken insan ticaretinin illa sınıraşan bir nitelikte olması gerekmez.
III. İnsan ticareti kişi hak ve özgürlüklerine karşı işlenmiş bir suçtur, oysa göçmen kaçakçılığı devlete karşı işlenmiş bir suçtur.
IV. Kaçakçı ile göçmen arasındaki ekonomik ilişki göçmen, kaçakçıya kaçakçılık ücretini ödedikten sonra biter ancak insan ticaretindeki ekonomik ilişki süreklidir. Tacir uzun süre mağdur üzerinden gelir elde etmeye devam eder.